VaR Nedir Ne Değildir?
Finansal risklerin ölçülmesi ile ilgili herhangi bir konuya girildiğinde
akla altı kör ile fil hikayesi geliyor. Fil, kulağını yakalayan için kalbur,
bacağının yakalayan için sütun. Finansal riskleri ölçmek de en az bu fili
tanımlamak kadar zor bir iş. Bu işin şu an için geldiği en son nokta veya
tüm ölçümlerin özeti VaR. Finans piyasaları ile ilgili kuruluşlar özellikle
bankalar maruz kaldıkları riskleri bütünsel olarak ölçmede şu an için VaR
ile yetiniyor. VaR İngilizce açılımıya "Value At Risk", Türkçe ifadesiyle
"Riske Maruz Değer" anlamına gelmektedir. İstatiksel olarak belirli bir
zaman aralığı için kar-zarar dağılımına yönelik olarak yüzdelik bir dilimi
ifade eder.
İçerisinde döviz, bono, hisse senedi, türev gibi enstrümanlar bulunan bir
portföyün VaR'ını belirlemek için ilk önce zaman aralığını belirlemek
gerekir. Örnek olarak 1 hafta zaman aralığını ele alalım. Kendi kendimize
"Bu portföy 1 hafta içinde en fazla ne kadar kaybeder?" sorusunu sorarsak
cevabı 100% olur. Ancak bu portföyün 100% kaybetmesi en kötümser durum
olduğundan gerçekleşmesi imkansız gibidir. Halbuki bu sorunun yerine "bu
portföyün zararı 99% ihtimalle hangi değerden küçükdür?" sorusunu
sorduğumuzda, cevap olarak karşımıza VaR (99% güven aralığı için)
çıkmaktadır. Bu değere başka bir açıdan baktığımızda şu şekilde de
yorumlayabiliriz. 1% ihtimalle haftalık zarar VaR değerinden fazladır, veya
100 hafta süresi boyunca ortalamada yalnız 1 hafta gerçekleşen zarar değeri
şu an hesapladığımız VaR değerinden yüksek olacaktır. Dolayisıyla VaR
olasılıkla zarar değerinin bileşiminden oluşan bir değer.Tabii burada doğal
olarak bu yorumlari yaparken kullanılan bilgilerin gelecekde de aynı şekilde
oluşacak olduğu varsayımı yapılmaktadır.
VaR ölçütünün güçlü ve zayıf yanlarını belirleyebilmek için diğer ölçütlerle
karşılaştırma yapmamız gerekmektedir. En basit risk ölçütü olarak kabul
edebileceğimiz pozisyon değerine göre 1 milyarlık bono portföyünün riski 1
milyar; 1 milyarlık hisse senedinin riski de 1 milyardır. Halbuki şunu çok
net olarak biliyoruz ki, bono portföyünden kaynaklanması muhtemel olan
zarar, hisse senedi portföyünden kaynaklanması muhtemel olan zarardan çok
daha azdır. Aslında VaR ölçütüde bu farklılığı tespitde çok başarılıdır.
Hazine bonoları için durasyon bir risk ölçütüdür. Durasyon ölçütü ile bono
harici finansal enstrümanın riski belirlenemez veya bu ölçüte dayanarak
bonolarla farklı finansal enstrümanların riskleri mukayese edilemez. Buna
karşın VaR değeri her türlü finansal enstrüman için hesaplanabilir; aynı
risk seviyelerinde farklı finansal enstrümanlarının mukayaseleri
yapılabilir. Yine en temel risk ölçütlerinden olan standart sapmayı
incelediğimizde bu ölçütün de VaR gibi zarar olasılıkları ve zarar
miktarlarını bileşim halinde verdiğini görüyoruz. İki ölçüt arasındaki en
önemli fark, standart sapma kar ve zarar değerlerini simetrik olarak
oluşmasını varsayar, başka bir deyişle x kadar zarar etme ihtimali ile x
kadar kazanma ihtimalini aynı kabul eder. Bu durum her ne kadar basit
finansal enstrümanlar (bono, hisse senedi, döviz) için doğru bir sonuç verse
de içerisinde türev ürünleri gibi zararı en fazla verdiğiniz pirim kadar
olan ama kazandınızmı sonu olmayan kazanç vadeden ürünler bulundurulan
portföylerin değerlendirilmesinde kar ve zarar simetrik olmaktan çıkıp
asimetrik hale gelmektedir. Bundan dolayı VaR ölçütü bu durumu
değerlendirmede başarılı olurken standart sapma başarılı olamamaktadır.
Sonuç olarak VaR her türlü finansal enstrüman için hesaplanabilir
olmasaından kaynaklanan avantajla adeta global bir risk ölçütü haline
gelmiştir. Bundan dolayıdır ki bugün uluslararası tüm bankalar, hatta
Microsoft, Philip Morris gibi firmalar dahi yıllık raporlarında VaR
hesaplamalarına yer vermektedir.
VaR hesaplamalarında genel olarak yapılan en önemli varsayım işlem kolaylığı
sağladığından dolayı piyasa getirilerinin çan eğrisi dağılımına göre
dağıldığıdır. Bu çan eğrisi hepimizin yakından bildiği sınav sonuçlarının
değerlendirilmesinden, insanların boylarının dağılımına kadar her türlü
bilimsel çalışmada en çok kullanılan dağılımdır. Piyasa getirilerini
yakından incelediğimizde teorik olarak ifade edilen çan eğrisinden
farklılıklar gösterdiğini görürüz. En önemli farklılık ise istatistikde
dağılımların kuyruklarının şişkinliğini ifade eden basıklığın ("kurtosis")
oluşmuş piyasa getirilerinin dağılımında çan eğrisinin verdiği değerden daha
yüksek olmasıdır. Çan eğrisi ile karşılaştırdığımızda piyasada oluşan
getiriler daha fazla ortalamaya yakın olmakla dağılımın tepe noktası daha
yüksek ama bununla beraber extrem getiri oluşumları da daha fazla olan bir
getiri dağılımına sahiptir.
Geçmişte oluşmuş büyük finansal krizlere baktığımızda bu krizlerin risk
faktörlerinin birlikte hareket etmesinde oluştuğunu görürüz. Petrol
fiyatlarındaki artışın borsayı düşürmesi, Rusyadaki krizin Latin Amerika
bono piyasalarını alt üst etmesi gibi. Siyasi krizlerde dövizin artıp,
faizlerinin artması, borsanın düşmesi gibi... Piyasa verilerinin
birbirleriyle olan ilişkisini ölçmeye yönelik olarak korelasyon ölçütü
kullanılır. Her türlü VaR hesaplama metodu açık veya kapalı şekilde mutlaka
korelasyonları da hesaba katmak zorundadır. İstatiksel olarak piyasa
verileri arasındaki ilişkiyi korelasyon ile hesaplamak kusurlar
içermektedir. Geçtiğimiz şubat ayı içerisinden Ecevit'in "Kriz var" sözüyle
borsanın çöküşü, faizlerin aşırı derecede artmasını korelasyonlarla
açıklamak çok zor. Neticede bu kusur VaR hesabına da etki etmektedir. Ayrıca
VaR hesabında kullanılan korelasyonlar vede standart sapmalar sınırlı sayıda
getirinin istatiksel sonucu olarak bulundukları için VaR ölçütü içinde güven
aralığı hesabının yapılması gerekir. Yani VaR değerinin doğru olma
olasılığı. Körlerin fili doğru tarif etmesi, belirli bir zaman aralığı vede
belirli bir güven aralığı için riske maruz değeri veren VaR'ın güven
aralığını hesaplama işleminden kolay olsa gerek. Bu nedelerden dolayı VaR
hesaplamalarının stress testleri ile desteklenmesi kaçınılmaz olmaktadır.
VaR ölçütü sermaye yeterliliği hesaplaması gibi yaygın olarak kullanıldığı
en önemli alanlardan biride de risk ayarlı performans değerlendirmesi
konusudur. Risk ayarlı performans değerlendirilmesi ile sağlanılan ve
sağlanması beklenen kazançların ne kadar risk alınarak elde edildiği
ölçülür.
Sonuç olarak VaR risk yönetimi konusunda genel olarak kabul görmüş, yabancı
bankaların VaR hesaplamasına yönelik muazzam harcamalar yapıp sistemler
kurduğu bir konu. Risklere karşı daha duyarlı olma konusunda da hiç şüphesiz
katkısı çok olan bir ölçüt. Her ne kadar doğruluğundan 100% emin olmasak da
kesin olarak bildiğimiz bir şey var: Kör adamlar hiçbir zaman filin tek bir
tanımı üzerinde anlaşmaya varamayacak olsada fil hakkında öğrenecekleri çok
şey var. |